Beyaz Eşyada Alarm! BESDER Başkanı Gürbüz: 'Lüks Tüketimden Çıkarılmalı'

BESDER Başkanı Haluk Şaban Gürbüz, beyaz eşya sektöründeki %7 daralmaya dikkat çekti. Lüks tüketimden çıkarılma talebinin ekonomik ve istihdam etkileri inceleniyor.
Beyaz Eşyada ŞOK Düşüş! Sektörün Duayeni Gürbüz'den BOMBA Açıklamalar!

Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden beyaz eşya sanayisi, son dönemde yaşanan ve yüzde 7'leri bulan ciddi daralmayla sarsılıyor. Sektörün önde gelen isimlerinden, Beyaz Eşyacılar Satıcılar Derneği (BESDER) Başkanı Haluk Şaban Gürbüz, yaptığı son dakika açıklamasıyla piyasalardaki endişeyi ve sektörün içinde bulunduğu zorlu durumu gözler önüne serdi. Gürbüz, "Beyaz eşya sektöründe maalesef yüzde 7 gibi bir daralma gözüküyor. Bu nedenle gerek üretimimiz, gerek bayilerimiz ve lojistik firmalar olarak çok zor durumdayız," diyerek acil önlem alınması gerektiğinin altını çizdi. Sektörün on binlerce kişiye istihdam sağladığını belirten Gürbüz, hükümete "Acilen beyaz eşya sektörünün lüks tüketimden çıkarılıp, zorunlu tüketim haline getirilerek desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü sektörümüz binlerce kişiye istihdam sağlıyor. Bu konuda devletimizden yardım bekliyoruz, görüşmeye davet ediyoruz," sözleriyle seslendi.

Bu çarpıcı açıklama, sadece bir sektörün değil, aynı zamanda Türkiye'nin üretim, istihdam ve ihracat hedeflerini de yakından ilgilendiren kritik bir dönemece işaret ediyor. Peki, bu alarm zilleri ne anlama geliyor? Beyaz eşya gerçekten bir lüks mü, yoksa modern yaşamın bir zorunluluğu mu?

Sektördeki Daralmanın Perde Arkası: Rakamlar Ne Söylüyor?

BESDER Başkanı Gürbüz'ün işaret ettiği yüzde 7'lik daralma, sektördeki endişenin somut bir yansıması. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) tarafından 2025 yılı içerisinde paylaşılan veriler de bu endişeyi doğrular nitelikte. Yılın ilk çeyreğinde iç satışlarda yüzde 15'e varan bir gerileme yaşanırken, yılın ilk yarısı itibarıyla bu daralma yüzde 8 seviyelerinde kaydedildi. Üretim ve ihracat rakamlarında da benzer bir negatif seyir izleniyor.

Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise ikinci en büyük beyaz eşya üretim üssü konumundaki Türkiye için bu rakamlar, basit birer istatistikten çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu düşüş, fabrikalarda üretim bantlarının yavaşlaması, lojistik firmalarına ait tırların daha az sefer yapması ve Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış binlerce bayinin kepenk indirme riskiyle karşı karşıya kalması anlamına geliyor. Özellikle iç pazardaki talep düşüklüğü, yüksek enflasyon ve alım gücündeki erimeyle birleştiğinde, sektörün hareket kabiliyetini ciddi ölçüde kısıtlıyor.

Bir Buzdolabı Lüks müdür? Değişen Yaşam ve "Zorunlu Tüketim" Gerçeği

Haluk Şaban Gürbüz'ün açıklamasının en can alıcı noktası, beyaz eşyanın "lüks tüketim" olarak görülmesine yönelik itirazı. Günümüz Türkiye'sinde ve dünyada, bir buzdolabı, bir çamaşır makinesi, bir fırın veya bir bulaşık makinesi artık birer lüks değil, modern hayatın temel yapı taşlarıdır.

  • Gıda Güvenliği ve Sağlık: Buzdolabı, gıdaların bozulmadan saklanmasını sağlayarak hem gıda israfını önler hem de halk sağlığını doğrudan etkiler. Bu, lüks bir tercih değil, temel bir sağlık gerekliliğidir.
  • Hijyen ve Hastalıklardan Korunma: Çamaşır makinesi, giysilerin ve ev tekstili ürünlerinin hijyenik bir şekilde temizlenmesi için elzemdir. Özellikle salgın hastalıkların gündemde olduğu bir dünyada, hijyene erişim bir lüks olarak kabul edilemez.
  • Zaman ve İş Gücü Tasarrufu: Bulaşık makinesi ve kurutucu gibi ürünler, özellikle kadınların üzerindeki ev işi yükünü azaltarak, onların iş gücüne katılımına ve sosyal hayatta daha aktif rol almalarına olanak tanır. Bu, toplumsal kalkınma için kritik bir öneme sahiptir.
  • Ekonomik Katkı: Evde yemek pişirmeyi kolaylaştıran fırın gibi aletler, aile bütçesine katkı sağlar ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını destekler.

Bu açılardan bakıldığında, beyaz eşyaları hala yüksek vergi dilimlerinde tutan ve onları birer "lüks" olarak gören anlayışın, günümüz sosyo-ekonomik gerçekleriyle örtüşmediği aşikardır. Sektörün talebi, bu ürünlere uygulanan %20'lik standart Katma Değer Vergisi (KDV) oranının ve bazı ürünlerdeki Özel Tüketim Vergisi'nin (ÖTV) yeniden gözden geçirilerek, bu temel ihtiyaç ürünlerinin daha ulaşılabilir kılınmasıdır. Geçmiş yıllarda yapılan geçici vergi indirimlerinin, iç piyasayı anında canlandırdığı ve satışları artırdığı düşünüldüğünde, kalıcı bir vergi politikasının yaratacağı etki çok daha büyük olacaktır.

İstihdamın Kalesi: Bir Sektörden Çok Daha Fazlası

Gürbüz'ün "binlerce istihdam sağlıyoruz" vurgusu, meselenin ekonomik boyutunun ne denli hayati olduğunu ortaya koyuyor. Beyaz eşya sektörü, sadece fabrikalarda çalışan mühendis ve işçilerden ibaret değildir. Yaklaşık 60 bin kişiye doğrudan istihdam sağlayan bu dev ekosistem, dolaylı olarak 600 binden fazla insanın geçim kapısıdır. Bu ekosistemin içinde;

  • Üreticiler ve Yan Sanayi: Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış dev üretim tesisleri ve bu tesislere parça üreten yüzlerce yan sanayi kuruluşu.
  • Bayi Ağı: Ülkenin en ücra köşelerine kadar ulaşan, küçük ve orta ölçekli binlerce esnaf ve işletme. Bu bayiler, mahalle ekonomisinin can damarlarıdır.
  • Lojistik ve Nakliye Firmaları: Üretilen milyonlarca ürünü fabrikalardan depolara, depolardan bayilere ve son olarak tüketicinin evine ulaştıran dev bir lojistik ağı.
  • Satış Sonrası Hizmetler: Kurulum, bakım ve onarım hizmeti veren binlerce yetkili servis ve teknik personel.

Sektördeki daralma, bu zincirin her bir halkasını doğrudan etkilemektedir. Satışların düşmesi, üretimin azalmasına, bu da fabrikalarda istihdam kaybı riskine yol açar. Bayiler, düşen ciro ve artan maliyetler karşısında ayakta kalma mücadelesi verir. Lojistik firmalarının iş hacmi düşer ve servisler daha az taleple karşılaşır. Kısacası, beyaz eşya sektöründeki bir sarsıntı, tüm Türkiye ekonomisinde hissedilen bir domino etkisi yaratma potansiyeline sahiptir.

Hükümete Çağrı: Çözüm Ne Olabilir?

Türkiye'nin üretim gücünün ve istihdam kapasitesinin en önemli kalelerinden biri olan beyaz eşya sektöründen gelen bu acil durum çağrısı, politika yapıcılar için kritik bir uyarı niteliğindedir. Atılacak adımlar, sadece bir sektörün kaderini değil, aynı zamanda on binlerce ailenin geçimini ve Türkiye ekonomisinin genel sağlığını doğrudan etkileyecektir. Beyaz eşyanın bir lüks değil, modern ve sağlıklı bir yaşamın gerekliliği olduğu gerçeğinin kabul edilmesi, atılacak tüm adımların başlangıç noktasını oluşturmalıdır. Sektör, devletten yardım eli uzatılmasını ve bu zorlu süreçte birlikte yol yürümeyi bekliyor.

Yorum Yap